-
1 istirahat yeri
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > istirahat yeri
-
2 istirahat yeri
aramgah--------aramgeh -
3 istirahat yeri
гъэпсэфыпIэ -
4 место отдыха
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > место отдыха
-
5 yer
земля, место, местность, местоположение, пол- bağlama yeri
- bakım yeri
- bekleme yeri
- birleşme yeri
- budak yeri
- bulaşık yıkama yeri
- çalışma yeri
- çıkış yeri
- ek yeri
- et kesme yeri
- ezik yer
- giriş yeri
- gümüş masa takımı yıkama yeri
- ikamet yeri
- inşaat yeri
- istirahat yeri
- iş yeri
- kaçak yeri
- kamp yeri
- kamu koruma yeri
- lehim yeri
- meskün yer
- meze hazırlama yeri
- park yeri
- pasta yapım yeri
- pazar yeri
- sebze temizleme yeri
- sebze yıkama yeri
- servis yeri
- sızıntı yeri
- toplama yeri
- uzaktan kumanda yeri
- yapı yeri
- yemek dağıtım yeri
- yerleşim yeri
- yükleme yeriİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yer
-
6 rest
n. dinlenme, geri, uyku, hareketsizlik, rahat, ölüm, dinlenme yeri, misafirhane, mezar, destek, dayanak, kalan, es, durak, artık, kalıntı, gerisi, bakiye, ihtiyat akçesi [brit.]————————v. dinlenmek, mola vermek, uyumak, istirahat etmek, uzanmak, yatmak, ebedi istirahatte olmak, dayanmak, yaslanmak, durmak, dinlendirmek, dikmek (bakış), dayamak, koymak, çıkarmak, gömülü olmak, olmaya devam etmek, aynen kalmak* * *1. istirahat 2. dinlen (v.) 3. dinlenme (n.)* * *I 1. [rest] noun1) (a (usually short) period of not working etc after, or between periods of, effort; (a period of) freedom from worries etc: Digging the garden is hard work - let's stop for a rest; Let's have/take a rest; I need a rest from all these problems - I'm going to take a week's holiday.) dinlenme2) (sleep: He needs a good night's rest.) uyku3) (something which holds or supports: a book-rest; a headrest on a car seat.)... dayanağı, destek4) (a state of not moving: The machine is at rest.) hareketsizlik, işlemeyiş2. verb1) (to (allow to) stop working etc in order to get new strength or energy: We've been walking for four hours - let's stop and rest; Stop reading for a minute and rest your eyes; Let's rest our legs.) dinlenmek, istirahat etmek2) (to sleep; to lie or sit quietly in order to get new strength or energy, or because one is tired: Mother is resting at the moment.) uyumak, uzanmak, yatmak3) (to (make or allow to) lean, lie, sit, remain etc on or against something: Her head rested on his shoulder; He rested his hand on her arm; Her gaze rested on the jewels.) yaslanmak, dayanmak4) (to relax, be calm etc: I will never rest until I know the murderer has been caught.) içinde olmak, rahata kavuşmak5) (to (allow to) depend on: Our hopes now rest on him, since all else has failed.)...-e bağlı olmak6) ((with with) (of a duty etc) to belong to: The choice rests with you.)...-e ait olmak,...-e düşmek•- restful- restfully
- restfulness
- restless
- restlessly
- restlessness
- rest-room
- at rest
- come to rest
- lay to rest
- let the matter rest
- rest assured
- set someone's mind at rest II [rest]- the rest
См. также в других словарях:
tinğu — aram, sakin, istirahat etmek; binek yeri … Çağatay Osmanlı Sözlük
